Kastamonu Olgunlaşma Enstitüsüne bağışlanan bir asırlık yorgan ve minder kılıfı, Anadolu’nun zengin el sanatları mirasına ışık tutacak yeni desenleri ortaya çıkardı. Yorgan üzerinde yer alan motifler, taş baskı sanatında bugüne kadar örneğine rastlanmamış türden figürleri içeriyor. Bu yorgan, aynı zamanda enstitünün koleksiyonuna dahil edilen ilk taş baskılı yorgan olarak da kayıtlara geçti.
15 YILDIR ETNOGRAFİK ÜRÜNLERİ TOPLUYOR
Yorgan ve minder kılıfını bağışlayan koleksiyoner Mahmut İslamoğlu, 15 yılı aşkın süredir etnografik ürünleri toplamaya ilgi duyduğunu belirtti. Kastamonu’nun merkezinden ve köylerinden topladığı bu eserlerin, hem kültürel hafızaya katkı sağlaması hem de bilimsel araştırmalara kaynak olması amacıyla enstitüye bağışlandığını dile getirdi:
Bu desenlerin kalıcı olarak korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için en doğru adresin burası olduğunu düşündüm.
YÜZLERCE DESEN GÜN YÜZÜNE ÇIKARILDI
Kastamonu Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Dr. Ayten Canaslan, kurulduğu günden bu yana bölgenin kültürel değerlerini korumak ve yeniden yorumlamak amacıyla çalışmalar yürüttüklerini ifade etti. Taş baskı sanatı üzerine yürütülen iki yerel projeden biri kapsamında gerçekleştirilen arşiv ve saha taramalarıyla şu ana kadar yaklaşık 500 farklı desene ulaşıldığını söyledi:
Yorgan üzerinde ilk kez karşılaştığımız bu taş baskı uygulaması, teknik ve estetik açıdan oldukça dikkat çekici. Özellikle stilize edilmiş bitkisel motiflerin özgün yorumu ile zincir suyu gibi geleneksel desenlerin birlikte kullanımı, yorganı eşsiz kılıyor.
TARİHİ VE SEMBOLİK ANLAMLAR, TEK BİR TASARIMDA
Minder kılıfı üzerinde ise Osmanlı dönemine ait rozet, lale, zincir suyu ve nar motiflerinin bir arada kullanıldığı görülüyor. Bu motiflerin her biri sembolik anlamlar taşıyor: lale Allah’ın birliğini, nar ise insan-ı kâmil olma yolculuğunu temsil ediyor. Zincir suyu ve rozet desenleri ise Osmanlı mimarisinden tanıdık figürler.
“Daha önce bu desenlerin müze arşivlerinde izlerine rastlamıştık ancak uygulamadaki en net örnekleri ilk kez bu minder kılıfında görmüş olduk” diyen Dr. Canaslan, ustaların hem sanatsal hem de manevi bir anlatım kurma konusundaki becerilerini bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguladı.
Enstitü olarak geçmişten geleceğe iz bırakma misyonunu sürdürdüklerini belirten Canaslan, bu kıymetli eserleri bağışlayan Mahmut İslamoğlu’na teşekkür ederek sözlerini tamamladı.
Yavuz Yıldırım
Haber Müdürü
Leave a Reply