Basına “1 milyon Dolar karşılığı DAVA KAPATMA” şeklinde yansıyan polis soruşturması pek çok açıdan dikkat çekicidir ve üzerinde durulması, yakından takip edilmesi gereken bir olaydır. Polisin mahkeme önünde yaptığı izahattan anlaşılan şu: “DAVA KAPATMA” denilen şey aslında “teminat iptali, davanın devam ettirilmemesi ya da teminat değişikliği”dir.
Polis düne kadar tutukluluğu süren kişinin tasarrufunda TEMİNAT DEĞİŞİKLİĞİ BAŞVURU DİLEKÇESİ bulduğunu, bunu bu kişiye sorduğundaysa “biri unuttu herhalde benim değil” dediğini belirtiyor ve ekliyor: “bu kişi benzer başka teminat davaları olan 4 kişi ile aynı şekilde suç işlemek için gizli ittifak kurdu…”
Bizim adli sistemimizde polis soruşturması tamamlanana, davanın esasının görüşülmesi aşamasına geçinceye kadar ya delillerin karartılmasının ya da tahrif edilmesinin önlenmesi veya mesela zanlının yurt dışına çıkış yaparak kaçmasının engellenmesi gibi gerekçelerle GEÇİCİ BİR TEDBİR OLARAK bahse konu kişi TEMİNATA BAĞLANABİLİR. Bu çerçevede belirli bir rakamın teminat olarak yatırılması ya da kişinin kimlik/seyahat belgelerine el konulması söz konusu olabilir.
Teminat iptali ya da değiştirilmesi karşılığında para alınması meselesinde akla gelen olasılıklar, ihtimaller nelerdir peki?
1) Bu kişi ya da kişiler teminata bağlı olan ve yargılanmayı bekleyen insanlara YALAN SÖYLÜYOR ve onları dolandırarak “teminatı kaldıracağı” vaadiyle paralarını alıyor olabilir. Yani parayı almasına rağmen aslında teminat değişikliği ya da teminat iptali yapabilecek herhangi bir BAĞLANTISI ya da ETKİSİ yoktur ve fakat insanları bu şekilde vaatte bulunarak kandırıyor. Olasılıklardan birisi budur.
2) Bir diğer olasılık nedir peki? Bu kişi ya da kişiler teminata bağlanmış olan kişilerden para veya başka menfaatler alarak gerçekten de karşılığında TEMİNATIN KALDIRILMASINI, davanın devam ettirilmemesini veya teminatın DEĞİŞTİRİLMESİNİ sağlayabiliyorlar. Yani böyle bir NÜFUZU, ETKİ ALANI, BAĞLANTISI var ve teminat iptali, davanın devam ettirilmemesi ya da teminat değişikliği gibi bir sonucu elde edebiliyor. Eğer durum buysa, yani bu OLASILIK değil gerçeğin ta kendisiyse ÇOK VAHİM BİR ŞEY ile karşı karşıyayız demektir. Ve umarım durum bu değildir! Çünkü adli sistemimiz içinde Anayasa ve uygulamaya bakıldığında davayı devam ettirmeme, teminat iptali ya da değişikliğini hangi mercinin yapabileceği bellidir.
Bahse konu kişinin kaç gündür KİLİDİ AÇILAMAYAN telefonu sonunda şifreyi vermesi üzerine açılmış. Silinen yazışmalar da dahil geri getirilirse bu iki olasılıktan hangisinin doğru olduğu ortaya çıkmış olacak. Kendi iradesiyle şifreyi verdiği için “acaba İTİRAFÇI MI OLDU?” sorusu akla geliyor. Neyse yakında neyin ne olduğu ortaya çıkacaktır.
Yakında AK KOYUN, KARA KOYUN ortaya çıkacak diye düşünüyorum.
Leave a Reply